Cumhuriyetimizin 101. yılını kutladığımız 29 Ekim'in ardından içimizde yeri dolmaz bir özlemle 10 Kasım'da Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'ü anıyoruz.
Tarih, insanlığın şahsiyetiyle ve varoluş mücadelesiyle yazılır. Öncesi sözdür sonrası yazıdır. Ayak bastığı toprağa bıraktığı, nesil nesil taşıdığı imzasıdır. Milletler devletlerini kurup medeniyeti inşa ederken kendi karakterini de inşa eder. Birlik ve beraberliğini, kadîm kimliğini, kültürel değerlerini ve geleceğini... Tarihi başlatanlardan sayılan, tarihin göğsünü kabartan olaylara altın harflerle başlıklar atan, tarihe destan diye yazılan mücadelelerin mimarı olan Aziz Milletimiz karakterini de emanet aldığı sağlamlıkla inşa etmeye devam etmektedir. Bunun en büyük, son ve ilelebet örneği Türkiye Cumhuriyeti'dir.
1.Dünya Savaşı'nın başladığı zorlu yıllarda, Balkanlar'da yetişen, aldığı askeri eğitimlerle milli duygularını birleştiren ve vatanı için farklı coğrafyalarda çetin savaşlarda görev alan Mustafa Kemal, tarihin Cumhuriyete büyüttüğü büyük bir liderdi. Çanakkale Savaşı'nda inancı, askeri zekası ile büyük bir destan yazdı, yazdırdı. Sadece Türk milleti için değil, dünya insanı için hayranlık duyulan bir asker olmayı başardı ve 19 Mayıs'ta milletini arkasına alacak ilk adımı atarak tarihteki sarsılmaz yerini aldı. Anadolu halkı topyekûn birlik olup Mustafa Kemal Paşa'nın ardı sıra bağımsızlık için savaştı. Bu öyle bir savaştı ki, içinde bulunulan coğrafyanın kaderi de kederi de değişti. Çünkü yokluk, çaresizlik ve ümitsizlik Mustafa Kemal'in güven veren sözleri ve kararlarıyla yerini Kurtuluş ruhuna bırakmış, vatandan gayrısını teferruat saymıştı ve nice evlatların toprağa gül olduğu yılların ardından Türk milleti hakkı olan istiklâle ulaşmıştı.
101. yılını kutladığımız bu gururu Cumhuriyetimizin kurucusu, büyük önderimiz Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'e ve omuz omuza mücadele verdiği askerine, yol arkadaşlarına borçluyuz.
Bugün büyük bir lideri vatan toprağına gömmenin ama gönlümüze emanet etmenin hüznü gizlidir. Varlığıyla başta bizim için güneş gibi doğan Atatürk, tüm mazlum halklar için de bir örnek teşkil etmektedir ve tüm dünya tarafından saygıyla, hayranlıkla anılmaktadır. Başta kendi milleti olmak üzere nice milletlere ilham olmaktadır.
86. ölüm yıl dönümünde kalbimizdeki sevgisi, aklımızdaki sözleri, 101. yılında en büyük eserim dediği Türkiye Cumhuriyeti emanetiyle yâd ediyoruz Ata'mızı, silah arkadaşlarını, aziz şehitlerimizi ve ebediyete göç etmiş gazilerimizi. Şu sözünü de hiç aklımızdan çıkarmıyoruz: Beni görmek demek yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim hislerimi anlıyorsanız ve hissediyorsanız, bu kâfidir.
Rahmet, minnet ve özlemle...