Page 10 - ÇINAR 12. SAYISI
P. 10

Tavas                                                                                                                  KAPIZ










                                                                                                                               DEĞİRMENİ














                           1900'lü yıllarda kış tam olarak yüzünü göstermiştir; Tavas Ovası tamamen kar altındadır ve her yer buzla



                           kaplanmıştır.


                                             Göz  gözü  görmemekte,  kimse  evinden  dışarı  çıkmamakta  ve  insanlar  soğuktan  soba  başından



                           kalkamamaktadır.  Yenidere  mevkîsinde,  Güzelköy'ün  eteklerinde  Kapız  Değirmeni  vardır,  bu  değirmeni


                           Tavaslı Süleyman Beylerden Emin ve Rıza kardeşler işletmektedir.



                                      Kardan yollar kapanınca değirmene de gelen giden olmaz; iki kardeş ailelerini özlemişlerdir ve


                           kararlarını verip bir sabah Tavas'a doğru yola çıkarlar. Tipiden birbirlerini dahi görmekte güçlük çekerek


                           ilerlemektedirler.  Zamanın  ne  kadar  geçtiği  ve  nereye  geldikleri  konusunda  en  ufak  bir  bilgileri  yoktur;



                           yola çıktıklarına pişman olurlar, değirmende kalsaydık en azından kuru ekmek ve sıcak bir ocak başımız


                           olacaktı,  diye  düşünürler.  Tipi  iyice  hızını  artırır  ve  iki  kardeş  birbirlerini  kaybederler;  ikisi  de  donmak



                           üzeredirler. Emin ve Rıza hem giderler hem soğuktan korunmaya çalışırlar hem de birbirlerine seslenirler


                           ama seslenmelerine köpek ulumaları ve yabanî hayvan sesleri karşılık verir. Artık donmak üzereyken Rıza


                           Çiftlik'e (Bir rivayete göre de Medet'e) ulaşır ve bir kapıya dayanır. Anadolu insanı, sıcaklığıyla Rıza'yı eve



                           alır, ocak başına yatırır ve ocakta kaynamakta olan sıcak çorbayı ikram ederler. Rıza'nın aklı birlikte yola


                           çıktıkları kardeşi Emin'dedir; bu düşüncelerle uyuyakalır.



                                      Gün aydınlandığında tipi yerini ayaza bırakmıştır; Rıza'yı Tavas'a kadar götürüp bırakırlar; Rıza


                           ailesine sarılır, hasret giderir. Ailesine kavuşmanın sevincini yaşayamadan "Emin daha gelmedi mi, Emin


                           nerde?" diye sorar. Emin'in eşi ve çocukları başlarlar ağlamaya... Rıza kendi başına geleni anlatıp onun da



                           etraf köylerden birine ulaşıp misafir olmuş olabileceğini söyler ama kafasında şüpheler vardır. O soğukta


                           bir  iki  gün  Tavas  Ovası'nda  ve  civardaki  köylerde  Emin  aranır  lakin  bulunamaz;  ertesi  gün,  Altınova-



                           Kızılcabölük  üçgeninde  donmuş  halde  cesedi  bulunur,  soğuktan  kaskatı  olmuştur;  Tavas'a  getirilir  ve


                           feryatlar içinde toprağa verilir.


                                      Bilgileri bana veren sağlık eski personeli, ambulans şoförü rahmetli Halil İbrahim KARAKULAKLI



                           amcayı  rahmetle  anıyorum;  mekanı  cennet  olsun.  Bu  olayın  türküsünü  de  yazdım/yaktım;  türkünün


                           okunmuş halini istenildiğinde verebilirim. Sözlerini sizlerle paylaşıyorum.






































































































                                                                                                                                                                                                                                                                                 10
   5   6   7   8   9   10   11   12   13   14   15