Page 18 - ÇINAR DERGİSİ 5.SAYI
P. 18
ANADOLU ÇINARLARI’NA
SAYGI HACI BEKTAŞ-I
VELİ’NİN
“İNCİNSEN
DE İNCİTME”
DÜŞÜNCESİYLE
KALEME ALDIĞI
ESERİ:
2021 Yılı Cumhurbaşkanlığı Genelgeleriyle
YUNUS EMRE VE TÜRKÇE
HACI BEKTAŞ-I VELİ “MAKALAT”
AHİ EVRAN
MEHMET ÂKİF ERSOY yılı ilan edildi.
AHÎ EVRAN
Marifet ehlinin ilk makamı, edeptir.
AHÎLİK TEŞKİLÂTININ Makalat, 13. Yüzyıl’da Hacı Bektaş-ı Veli tarafından kaleme alınır. Eserde İslam dininin genel hükümleri,
ANADOLU’DAKİ KURUCUSU Hak ile sabır dileyip bize gelen bizdendir. anlaşılır bir dil ve bir yorumla işlenir. Arapça kaleme alınan kitapta dört kapı ve kırk makam Makalat'ın ana
Akıl ve ahlak ile çalışıp bizi geçen bizdendir.
konusunu teşkil eder.
VE DEBBÂĞ ESNAFININ PÎRİ
Makalat genel olarak,
Asıl adı Şeyh Nasîrüddin Mahmûd Ahî Evran b. Abbas olup Ahî Evran (Evren) adıyla tanınır. Tarihî bir Tasavvuf konularını ele alan makalelerden oluşur.
hüviyete sahip bulunmasına rağmen gerçek kişiliği menkıbeler içinde kaybolmuştur. “Gök, kâinat” ve “yılan, Makalelerde din, ahlak kuralları, davranışlar ve hoşgörü temaları işlenir.
ejderha” anlamlarına gelen Evran ismi, efsanevî kişiliğinin bir işareti sayılabilir. Aşk, ilim, akıl, gönül, nefis terbiyesi ve ahlak, nefis terbiyesi gibi konular soyut bir olarak ele alınır.
Asya içlerinden Anadolu’ya gelen mutasavvıflardan biri olan Ahî Evran, bir müddet Denizli, Konya ve Tüm ilimlerin Allah'a ait olduğu ve ilim öğrenmenin önemine vurgu yapılır.
Kayseri’de ikamet ettikten sonra birçok şehir ve kasabayı gezerek ahîlik teşkilâtının kuruluşunda ve yayılışında Allah'ın varlığı ve birliği tasavvufi bağlamda anlatılır.
önemli bir rol oynadı. Sonradan Kırşehir’e yerleşti ve ölümüne kadar burada kaldı. XV. yüzyılda kaleme alınan
Hacı Bektaş Vilâyetnâmesi’nde, menkıbevî şahıslarla münasebeti ve bu arada Hacı Bektâş-ı Velî (ö. 1270) ile Makalat’tan alınan bir parça şöyledir:
olan yakınlığı anlatılmaktadır. Doksan üç yıl yaşadığı rivayet edilen Ahî Evran’ın hem Hacı Bektâş-ı Velî, hem
de Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî (1207-1273) ile çağdaş olduğunu göstermektedir… ÖĞÜT
Ahî Evran’ın debbağlık mesleğini icra ettiğine dair an‘ane, onun velî olarak anılmasından sonra debbağ “Tarikatın, tasavvuf yolunun ilk makamı, bir alime canı gönülden bağlanıp tövbe etmektir. Tövbe, canı
esnafının pîri sıfatıyla yüceltilmesine sebep olmuştur. Bu bakımdan Türk debbağlarının silsilenâmeleri gönülden olan pişmanlıktır ve mutlaka yapılmalıdır. Tövbe ederken gözyaşı dökmelidir. Tövbeyi kabul edecek
kendisine dayandırılmış ve oradan da bütün debbağların pîri olan Zeyd-i Hindî’ye götürülmüştür. Osmanlı olan Allah-û Teâla'dır. Tövbe ettikten sonra O'na tevekkül etmelidir. İkinci makamı, talebe olmaktır. Üçüncü
Devleti döneminde Ahî Evran’ın esnaf zümresi arasında pîr olarak kazandığı itibar bütün Anadolu, Rumeli, makamı, mücahede, nefse zor gelen, nefsin istemediği şeyleri yapmaktır. Dördüncü makamı, hocaya hizmettir.
Bosna ve hatta Kırım’a kadar yayılmıştır. Beşinci makamı, korkudur. Altıncı makamı, ümitli olmaktır. Yedinci makamı, şevktir ve fakirliktir. Marifetin
Ahî Evran Zâviyesi, XX. yüzyılın başlarına kadar esnaf zümresi üzerindeki mânevî tesirini devam ettirmiştir. birinci makamı, edep; ikinci makamı, korkudur. Üçüncü makamı, az yemektir. Dördüncü makamı, sabır
Bu durum, başta debbağlar olmak üzere bütün esnafın Ahî Evran’ı pîr kabul etmelerinden ve yöneticilerin bu ve kanaattır. Beşinci makamı, utanmaktır. Altıncı makamı, cömertliktir. Yedinci makamı, ilimdir. Sekizinci
bağlılığı teşvik eden desteğinden ileri gelmiştir. makamı, marifettir. Dokuzuncu makamı, kendi nefsini bilmektir."
18 19