Page 18 - ÇINAR 12. SAYISI
P. 18

Çivril












































                                                KÜTAHYA’NIN PINARLARI






                                                                           BULKAZ’DA AKIŞIR






















                               Çivril’in Bulkaz Köyü’nden (şimdiki Gürpınar Mahallesi) olan Vehbi, Ali Ağaların Mehmet’in birinci eşi


                        İbilakların Hatice’den olma, 1903 doğumlu, dokuz kardeşin en büyüğüdür. Vehbi, uzun boylu, iri yarı, kumral



                        tenli, bıyıklı, kabadayı bir gençtir. Ağa çocuğu olduğu için varlıklıdır. Yakışıklı, bir o kadar da çapkındır. Usta


                        bir binici olup, köyde herkes tarafından beğenilen bir ata sahiptir. Köyün kızlarının gözdesi olan Vehbi, İğdir



                        Köyü’nden  Karacaların  Emine  ile  evlenir.  Vehbi’nin  bu  evliliğinden  1926  yılında  Zeki  adını  verdikleri  bir


                        çocukları olur.



                               Bulkaz Köyü’nden Ömer (Deli Omar), korkak bir yapıya sahiptir. Sürekli sopayla dolaşır, ne yapacağı belli


                        olmayan  sinsi  bir  kişidir.  Vehbi,  Deli  Omar’ın  yengesini  rahatsız  ettiği  için  Deli  Omar  Vehbi’ye  düşmanlık



                        beslemektedir.


                               Bulkaz Köyü’nden Dillakçıların Mehmet, kendi halinde kimsenin işine karışmayan muhlis ve mütevazi bir



                        kişidir.


                               1930’lu yılların başı, yaz aylarıdır ve günlerden pazartesidir. Anasının topladığı biberleri Sivaslı pazarında



                        satan Vehbi, evine döndüğünde yorgunluk atmak için çardaktaki divana uzanır. Bu sırada dayısı soluk soluğa


                        eve  gelerek:  “Kalk  kalk  sen  burada  eşşek  ölüsü  gibi  yatarken  bizimkiler  su  başında  birbirini  kırıyor!”  diye



                        bağırır.


                                Bulkaz’ın  güneyinde  Vehbi’nin  dayısı  İbilakların  Mehmet  ile  Dillakçıların  Arife’nin  bahçeleri  vardır.



                        Vehbi’nin  kız  kardeşi  Ümmü  ile  Dillakçıların  Mehmet’in  kız  kardeşi  Arife:  “Önce  ben  sulayacağım,  yok  sen


                        sulayacaksın.” diye kavga etmektedirler.



                                Vehbi kavga edilen yere geldiğinde ellerini arkasına koyup iki tarlanın arasındaki ana (sınır) dikilir ve “Ne


                        bu dedikodu?” diye sorar. Maksadı anlaşmazlığı gidermektir. Ancak nereden çıktığı belli olmayan Asalı Omar



                        (Deli Omar) sinsice Vehbi’ye yaklaşır ve onu bıçaklar. Vehbi kanlar içinde yere yığılırken paniğe kapılan Deli


                        Omar kaçar. Olayı duyanlar Vehbi’yi Uşak Devlet Hastanesi’ne götürürler fakat Vehbi kurtarılamaz. 28- 29



                        yaşlarında hayata gözelerini yumar.


                              Jandarma  olayla  ilgili  soruşturma  başlatır.  Bulkaz  Köyü’nden  Hacı  Mustafa’yı  ise  bilir  kişi  olarak



                        görevlendirir. (Deli Omar’ın babası Sefer, Yunan işgali günlerinde Hacı Mustafa’yı Çopur Musa’nın zulmünden


                        kurtarmıştır.)  Hacı  Mustafa  duyduğu  minnetten  olsa  gerek,  Vehbi’yi  “Dillakçıların  Mehmet  öldürmüş.”  diye



                        bilirkişilik yapar. Sonuçta Dillakçıların Mehmet suçsuz yere 10-15 yıl hapiste yatar. Cinayeti işleyen Asalı Deli


                        Omar ise yaşadığı sürece Vehbi’yi kendisinin öldürdüğünü söyleyip durmuştur.



                              Bu cinayet köylünün yüreğinde derin izler bırakmış, olaya üzülenler ağıtlar yakmıştır. Önceleri Vehbi’nin


                        cenazesinde söylenen bu ağıtlar sonraları afyon çapalarında, arpa yolmalarında söylenegelmiştir.



                              Boylu poslu, sırım gibi delikanlı olan Vehbi’yi için için seven genç kızlar ise daha bir içten söylemiştir bu


                        ağıtları.  Sonraki  günlerde  ağıtlar  türküye  dönüşmüş,  Vehbim  Türküsü  de  bu  acıların  içinden  doğup  halk



                        kültürüne girmiştir.





















                     18
   13   14   15   16   17   18   19   20   21   22   23